“Akıllıca” Çalışmak Üzerine – III: Sistem İnşa Etme

Akıllıca çalışmakla ilgili buraya kadar iki konu üzerinde durduk:

  1. Özellikle zihin faaliyetleri içeren işlerle meşgul olan kişiler yani zihin işçileri için çalışmanın, kabaca, derin odaklanarak, zihin kapasitelerini zorlayarak, zihinlerinin sınırlarını hissettikleri esnada gerçekleşen ve nihayetinde üretim yaptıkları ya da ilerleme ortaya koydukları bir eylem olduğunu ve akıllıca çalışmanın da bu esnada meydana geldiğini görmüştük.
  2. Zihin işçilerinin günlük çalışma rutinleri ile akıllıca çalışma arasında uyumun inşasında iki tür özfarkındalığın etkin rolünü açığa çıkarmıştık. İç-gözlem aracılığıyla gün içerisindeki en verimli çalışma zamanının tespit edilmesi ve günlük derin odaklı çalışmanın sınırlı bir süre için (ortalama dört saat) mümkün olduğunun bilincinin korunması, bahsi geçen iki tür farkındalığın içeriklerini oluşturmaktaydı.

Bu iki konuyu çalışma öncesi arkaplanın oluşturulması olarak düşünebiliriz. Şimdi ise, çalışmamızın mahiyetini belirleyecek olan yani çalışmanın “akıllıca” olmasını sağlayacak olan ve arkaplan olmaktan ziyade çalışma esnasında gündeme gelen unsurlara değinerek yazı dizisini sonlandıracağım.

Daha önce de belirttiğim gibi, burada yazdıklarım – aksi yönde kaynak belirtmediğim sürece – odaklı çalışmayı meslek edinmiş bir akademisyen olarak uzun yıllar içerisinde edindiğim tecrübe ve donanıma dayanmaktadır.

Akıllıca çalışmanın günlük hayata entegre edilmesinin çalışma esnasında devreye giren parçası, sistem inşasıdır. Yani en verimli çalıştığımız zaman dilimine yerleştirdiğimiz ve süre olarak ortalama dört saatle sınırlı olan çalışma faaliyetimizin günlük hayatla uyum içerisinde sürmesi için yapmamız gereken şey bir çalışma sistemi inşa etmektir.

Sistemin üzerine inşa edileceği birbirinden bağımsız fakat birlikte çalışması gereken iki temel var. Bunlar:

  1. Süreklilik
  2. Odaklanma

Süreklilik ve odaklanma, her ikisi de birbirlerinden bağımsız olmamakla beraber üzerinde ayrı ayrı çalışılması ve geliştirilmesi gereken alanlardır. Bu iki temel üzerine oturtacağınız sağlam bir çalışma sistemi size belki de hayatınız boyunca az zamanda nitelikli işler ortaya koyabilme fırsatı sunacaktır.

Sistemi inşa ederken bahsi geçen iki temel arasında ilk olarak üzerinde durmanız gereken süreklilik faktörüdür. Çünkü süreklilik, ikinci temel olan odaklanmanın mümkün hale gelmesinde de önemli rol oynar.

Süreklilik, zaman kavramı ile yakından alakalı bir ifadedir. Süreklilik zamana bağlı olarak ve zamanın içerisinde meydana gelir. Bu kavramın günlük dildeki karşılığı da kesintisiz ve ayrıca düzen içerisinde olma durumlarını içerir. Buradan kolayca anlaşılacağı üzere, çalışmanın sürekliliği, kesintisiz ve düzenli olmasını ifade eder. Her gün (iş gününü kastediyorum) ve hep aynı zaman diliminde çalışmaya başlamanız ve bunu imkan dahilinde kesintisiz şekilde gerçekleştiriyor olmanız çalışma alışkanlığınızın karakterinin oluşmasını sağlayacaktır. Nasıl ki hangi saatte kahvaltı yapmaya alışkınsak o saatte gerçekten acıktığımızı hissederiz, hangi zaman diliminde çalışmaya alıştıysak o zaman diliminde çalışmaya başlamamız alışkanlık haline gelecektir.

Sürekliliğin oturtulması ilk zamanlar hassasiyetle üzerinde durulması gereken bir konudur. Sürekliliğin sağlandığı ilk birkaç aydan sonra çok uzun aralar verilmediği sürece kaldığınız yerden devam etmeniz oldukça kolay olacak. Ama süreklilik ilk birkaç ay kararlılıkla, en az beş ardışık gün, tercihen hafta içi muhakkak sağlanmalı.

Çalışmanın eylemsel olarak süreklilik kazanması yani bir anlamda alışkanlık haline getirilmesi odaklı çalışmayı kolaylaştıran temel etkenlerden biridir. Çalışma vaktinin geldiğinin mesajı zihnimizin odaklanmaya hazır hale gelmesini de sağlayacak. Yani odaklanma, her ne kadar sistemli ve verimli çalışmanın bağımsız ikinci temelini teşkil etse de, sürekliliğin devamında bazen kendiliğinden beliren bir sonuç olabiliyor. Odaklanmayı kolaylaştıran en önemli adımlardan birisi, önceki yazıda bahsettiğim Parkinson Yasası’na dayalı olarak elimizdeki zamanın kısıtlı olduğu bilincidir. İşinizi yapmak için belirli ve sınırlı zamanınızın olduğunu bilmek, işin başına geçtiğinizde dikkatinizi dağıtacak faktörlerin daha az ilginizi çekmesini sağlıyor. Bu da odaklanmanın daha kısa bir zaman diliminde başlamasına yardımcı oluyor. Fakat odaklanmanın sağlanması sadece bu unsurlara bağlı olarak ortaya çıkmıyor. Belirli araçlar yardımıyla süre tutarak çalışmak, not almak, ödül vermek odaklanmayı olumlu etkileyen faktörler arasında sayılabilir. [Not: Daha önce Çalışma Şeklinizi “Sığ”dan “Derin”e Dönüştürmek için 3 Öneri yazımda odaklanmayı kolaylaştıracak bazı faktörlere değinmiştim.]

Peki inşa etmeye çalıştığınız sistemin tamam olduğunu ve oturduğunu nasıl anlayacaksınız? Her gün o saatte kendinizi çalışmanıza yönelmiş şekilde bulunca ve çalışmanızın başına oturur oturmaz odaklanmaya başladığınızda bu iş olmuş demektir.

Umarım bu üç yazıdan oluşan seri günlük çalışma rutinlerinizi gözden geçirmeniz konusunda uyarıcı olma amacını gerçekleştirmiştir.

Herkese verimli ve odaklı çalışmalar dolu bir yıl dileklerimle!

kapak fotosu: Photo by Markus Spiske on Unsplash