Vasatlık ve Vasatı Aşmak Üzerine

2000’li yılların başından bugüne kadar yazılmış self-help ya da kişisel gelişim literatürünün bazı anahtar kelimeleri vardır. Bu anahtar kelimelere çoğu zaman bu alandaki kitapların isimlerinden hareketle ulaşabilirsiniz. Misal: productivity (verimlilik ya da üretkenlik), habit (alışkanlık), time management (zaman yönetimi), focus (odaklanma)… vs.

Şimdi tam bir ileri görüşlülükle (!) ulaştığım ve alanın anahtar kelimeleri arasında yer almaya aday bir kavram ile karşınızdayım: Mediocre yani Vasat.

Biraz önce saydığım anahtar kelimelerin her biri olumlu bağlamlarda ele alınan ya da olumlamalar içeren ifadeler. Mesela verimlilik arttırılan, odaklanma geliştirilen, zaman yönetilebilen birer unsurdur. Alışkanlık ise bu üçünün gerçekleşmesi için yardım eden güçlü bir araçtır. Mesela alışkanlık konusunu ele alan self-help kitaplarının neredeyse tamamı, kötü alışkanlıklara ya hiç değinmez ya da üstün körü değinir. Asıl mesele neredeyse her zaman alışkanlığın iyi yönde inşa edilmesidir. Fakat tüm bu olumlamalara karşın vasat, ne arttırılan, ne geliştirilen ne de zaman gibi düzenlenebilen bir şeydir. Vasat, mütemadiyen olumsuzlanan bir ifadedir. Vasat aşılması gereken bir haldir. Ne demek istediğimi, aşılması gereken bir hal olarak vasat kavramını incelediğim bu yazının akışında daha iyi anlayacaksınız.

Vasat ifadesi ne anlama gelir, sorusundan hareketle başlayalım. TDK vasat kelimesi için yalnızca bir karşılık yazmış: orta. Kelime kökeni itibariyle tam olarak “orta” anlamına geliyor. Bu ifadeyi hangi bağlamlarda kullandığınızdan hareket ederek düşünün:

– Film nasıldı? – Vasat.

– Yemekler nasıldı? – Vasat.

Bu örneklerde cevap olarak verilen vasatın yerine “orta” kelimesini koyduğunuzda anlam sizce birebir karşılanıyor mu? Çoğu zaman hayır. “Orta” tam olarak “ne iyi ne kötü” anlamına gelirken, günlük dilde “vasat” dediğimizde hem ne iyi ne kötü hem de biraz daha kötüye yakın olma durumlarını kastediyoruz. Her ne kadar doğru olmayan bir kullanım olsa da bu, kelimenin zihinlerde bıraktığı iz, iyiye yakın olmaktan ziyade orta ve kötüye yakın olma haline karşılık geliyor. Vasatlık kelimesinin tam İngilizce karşılığı olan mediocrity ifadesini Cambridge sözlük “çok iyi olmama hali” olarak tanımlıyor. Neden “çok kötü olmama hali” olarak tanımlamıyor? Çünkü vasat ifadesi kötü olmama değil; iyi olmama durumlarında kullanılan bir ifade. Referans noktamız “kötü” değil; “iyi”.1

Olaylara, eşyaya ya da tecrübelere değer biçmek için kullandığımız vasat ifadesi artık çok yaygın bir şekilde insanlara değer biçmek için de kullanılıyor. Bu bağlamdaki yani insana yüklenen anlamıyla vasat, aşılması gereken bir hal, bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Cambridge sözlük vasat ifadesinin kişi için kullanımında şu tanımı yapıyor:

“A person that is not very good at something or not very good at anything in particular.”

“Bir şeyde çok iyi olmayan veya özel anlamda herhangi bir şeyde çok iyi olmayan kişi.”

İnsana atfedildiğinde vasatın karşılığı günlük dilde tam olarak yukarıdaki şekilde oluyor. Tanımın üç ayağı var:

1. Belirli/spesifik bir şeyde çok iyi olmamak,

2. Özel anlamda herhangi bir şeyde çok iyi olmamak.

3. Çok iyi olmak dışında tüm durumlar vasat dairesinin içerisinde kalıyor. Yani vasatın dışına çıkmak için sadece iyi olmak yetmiyor. Bu üçüncü ayak bence tartışılır bir durum ama ilk ikisi önemli. Burada da bu ilk ikisi üzerinden ilerleyeceğim.

Birincisi bir alan ya da iş merkezli bir ifade. İkincisi ise kişi odaklı bir tanım. Vasat olmak insan için kullanıldığında bu iki durumu da içeriyor.

Bu durumda vasatı aşmak ya da vasat üstü olmakla yani tanımdan hareketle “çok iyi” olmakla alakalı örnekler verelim:

– Futbolda Messi çok iyidir. — Futboldan (yani bir alandan ya da işten) bahsedildiğinde iyi olduğundan akla gelen kişi. Futbolda kim çok iyidir? sorusuna verilebilecek cevap.

– Messi futbolda çok iyidir. — O kişiden bahsedildiğinde iyi olduğu akla gelen iş. Messi neyde çok iyidir? sorusuna verilebilecek cevap.

Kendimize uygulayacak olursak birinci durum çok daha istisnai halleri içerir gibi görünse de aslında mikro düzeyde düşündüğümüzde öyle olmadığını görürüz. Mesela Tarih disiplini için düşünelim. Bu alandan bahsettiğimizde akla gelebilecek birkaç isim olabilir. Halil İnalcık, hatta İlber Ortaylı mesela. Fakat biz illa ki koskoca bir disiplinde adı sayılan kişilerden biri olmak zorunda değiliz vasat üstü kabul edilebilmek için. Tarih disiplini içerisinde çok daha dar bir alanda yaptığı iyi çalışmalarla anılan bir isim olmak da bu kategoriye girer pek tabi. Çok iyi bir doktor olarak isim yapmak var evet, fakat kardiyoloji branşında iyi olarak anılan isimlerden olmak da var.

İkinci durumu kendimize uygulayacak olursak ise, “ben …. da çok iyiyim” diyebileceğimiz bir durum gereklidir. Bizden bahsedildiğinde “Ali/Ayşe ….da çok iyidir.” denmesi beklenir. Bu durum birinci kategoriye nispeten daha mümkün ve erişilebilir görünse de daha belirsizdir. Çünkü birden fazla ihtimali içerebilir. Bir insanın çok iyi yani vasat üstü olduğu birçok alan olabilir. Bir kişi çok iyi bir beyin cerrahı olabilir ama bunun beraberinde çok iyi bir aşçı da olabilir. O yüzden eğer kariyer odaklı ya da profesyonel düzeyde düşünüyorsak birinci kategori esaslı hareket etmek gerektiği sonucu çıkabilir karşımıza.

Aslında hayatın birçok alanında mediocre yani vasat olmak sorun değil. Hatta çoğu alanda vasat olmak makul olan. Aşılması gereken bir durum olarak vasatlık, bizi tanımlayan işler söz konusu olduğunda gündeme geliyor. Bir akademisyenin tamir işlerinde vasat olması sorun olmaz ama akademisyenlik mesleğinde, özellikle çalışmalarını yürüttüğü alanda vasat olmaya razı olması sorunlu bir durumdur. Vasat olan ve bu durumdan rahatsız olmayan önemli bir kitle de var. Fakat kişinin bu durumu ne kadar kabul edebildiği ile ilgili tüm mesele.

Gelelim “vasat” kavramını anahtar kelime yapan nedenlere? Şöyle bir şey var: evet verimli çalışmalıyız, evet, odaklanma verimli çalışmanın en önemli parçalarından. Evet, zamanımızı iyi yönetmeliyiz; evet iyi alışkanlıklar edinmeliyiz. Fakat neden? İşte self-help literatürü burada tabir yerindeyse tıkanıyor. “Hedeflerimize ulaşmak için” gibi klişe bir cevap tatmin etmiyor. Çünkü hedeflerime ulaştığımda ne yapacağım? Doçent olduktan sonra ne yapacağım? Doktorayı bitirdikten sonra ne yapacağım? Edindiğim tüm verimlilik, odaklanma … vs becerilerim ne işe yarayacak? Nihayetinde herkese nihai bir hedef lazım ki bu hedef de aslında vasatı aşmak hedefi. Buraya yazıyorum: Tüm self-help ya da kişisel gelişim kitapları vasatı aşmak konusuna kaçınılmaz olarak yoğunlaşacak 🙂 Zaten ayak sesleri yavaştan duyulmaya başlandı.

Burada asıl sorumuz şu: Vasatı nasıl aşacağız?

Bu soruya ve muhtemel cevaplara aslında zaman zaman paylaşmayı planladığım yazılarda değinmeyi düşünüyorum nasipse. Aslında vasatı aşmayı ya da vasat üstü olmayı yukarıda ele aldığım iki kategori ile sınırlandırmak istemiyorum. Bunu da sonraki yazılarda göstermeyi hedefliyorum.

Burada altını çizmek gerekir ki, herkesin vasatı farklıdır. Herkes kendi içinde bulunduğu ortamın şartları dahilinde vasatı aşabilir. Mesela, vasat bazı insanlar için sadece ayda bir kitap okumakla aşılabilecekken, bazıları için o kişinin okuduğu kitabı yazmak vasatı aşmaktır.

Altını çizmek gereken bir diğer mesele de şu: vasatı aşacağız ama vasatla bağımızı hiç koparmayacağız. Çünkü çoğu zaman vasat bizim konfor alanımıza dahil olan şeyleri tanımlar. İnsan konfor alanından çıksa bile bu alana her zaman ihtiyaç duyar. Bu yüzden vasat ile bağı da tamamen koparamayız. Misal; her hafta izlediğimiz diziyi vasatı aşmak uğruna terketmek zorunda değiliz; bu davranış bizi vasata hapsetmediği sürece.

Photo by Jonathan Ouimet on Unsplash

  1. Meselenin farklı boyutlarına, mesela orta olma halinin, aşırılıklardan kaçınmanın, mutedil kalmanın önemine vs. boyutlarına girmeyeceğim. Zira vasat kelimesini doğrudan, dümdüz günlük dildeki kullanımından hareketle ele alıyorum ve meselenin bizim kendi literatürümüzdeki itidal hali ile ilgisi olmadığının altını çiziyorum. ↩︎

sizce?

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.