Çalışma Şeklinizi “Sığ”dan “Derin”e Dönüştürmek için 3 Öneri

Bütün gün masanızın başında çalışmışsınızdır ama bir arpa boyu yol katedememişsinizdir.

Ya da, sadece iki saat oturmuşsunuzdur işin başına, ama günler sürecek kadar kısmını halletmişsinizdir çalışmanızın, tezinizin, makalenizin, artık ne ile uğraşıyorsanız.

Aslında mantıken tutarsız olan bu iki durumun kulağımıza tuhaf gelmemesinin bir sebebi var; o da, hepimizin hayatında bu iki durumu da mutlaka tecrübe etmiş olması.

2011’den beri paylaştığım bu blogda yıllar boyu hiç değişmeden yapmayı amaçladığım şeylerden biri de, birilerine, en az bir konuda farkındalık kazandırmak. Bu yazıda da çalışma alışkanlıklarınız ve şekliniz üzerine düşünmenizi sağlamak istiyorum.

Şu iki soruyla başlayalım o halde: Günde kaç saat çalışırsınız? Günde kaç saat gerçekten çalışırsınız?

Çok meşhur Deep Work kitabının yazarı ve aynı zamanda bir akademik olan Cal Newport bizi iki terimle tanıştırıyor: Derin İş ve Sığ İş (Deep Work vs. Shallow Work). Derin iş ya da çalışma yapmanız gereken ya da bitirmeniz gereken işlere tüm bilişsel kapasitenizle odaklanarak çalışmanızı ifade ederken, sığ iş ise genellikle odaklanma gerektirmeyen, dikkat gerektirmekle beraber sıkça dikkat dağılması içerebilen çalışma şeklini temsil ediyor. Sığ iş, zaman zaman gerekli olmakla beraber, bizi asıl odaklı şekilde sürdürmemiz gereken iş ve projelerimizden uzaklaştıran ve çalışmalarımıza çok fazla değer katmayan, daha uzun zamanda daha az kazanım elde ettiğimiz türden çalışmalar. Emaillere cevap verme, rapor tutma, toplantılar, hatta ve hatta sosyal medyayı kontrol edip durma bu sığ işler arasında yer alıyor. Bu sığ çalışma şekli bazen günlük çalışma rutinimizi o kadar işgal ediyor ki, saatlerce çalıştığımızı sanmamıza rağmen, asıl işimizde elle tutulur bir ilerleme göstermemiş oluyoruz. Bu durum da hiç ama hiç iyi hissettirmiyor. Tanıdık geldi mi?

Ben özellikle kariyerimin ilk yıllarında sığ işlerin zamanımı bu kadar işgal ettiğinin farkına varamadım. Ne zaman gördüm ki bir konferans sunum metni hazırlamak aylarımı alıyor; o zaman tabir yerindeyse kafama dank etti. Son birkaç yılımı bu konuda çok daha hassas şekilde geçiriyorum ve tahmin edebildiğimden çok daha fazla iş hallettiğime şahit oldum. Yılda bir makale tamamlayabilirken, 6 ayda iki makale, iki konferans sunumu yapabilir hale gelmiş olduğumu söylemem sanırım size de durumun ne kadar önemli olduğunu göstermeye yeterli.

Bu konuda kendim bizzat deneme yanılma yöntemiyle bulup, uygulayıp, çok fayda gördüğüm 3 yöntemi paylaşıyorum:

1. Süre tutarak çalışmak:

Son birkaç yıldır süre tutarak çalışmayı alışkanlık haline getirdim. Süre tutmaya verimsiz çalıştığımı farkettiğimde başladım. Sonra süre tutmanın odaklanmamı kolaylaştırdığını ve başka şeylerle (telefon, sosyal medya vs.) daha az bölünmemi sağladığını gördüm.

İki türlü süre tutma yöntemim var. Birincisi, amacım ne kadar çalıştığımı görmek olduğu zamanlarda, süreyi 0’dan başlatıyorum. Herhangi bir ihtiyacım için masadan ayrıldığımda süreyi durduruyorum. Döndüğümde kaldığı yerden devam ettiriyorum. Böylece pür odaklı çalıştığım süreyi elde ediyorum.

Son bir yıldır ise, 90 dk. periyotlarla çalışmayı tercih eder oldum. Google’a timer yazıyorum, ilk çıkan ekrandan 90 dk. ayarlayıp geriye doğru sayıyor. Günde bu şekilde 2 oturum rahatlıkla yapabiliyorum, üçüncüyü yaptığım zamanlar da oluyor fakat bu durumda gerçekten beynim tükeniyor. Ama anlıyorum ki, gerçekten odaklı ve verimli çalışmışım.

Kilit nokta: Süreyi telefonunuzdan değil; başka bir araçtan ayarlayın. Telefonun en büyük dikkat dağıtıcı araç olduğunu unutmayın.

2. Yaptıklarınızın Notunu Tutmak:

Her gün çalışmanızın sonunda o gün kaç saat süre tutarak çalıştınız ve bu süre içinde neleri çalıştınız, neyi bitirdiniz ya da neye başladınız; kısacası neyi elde ettiniz, bunu düşünün ve bir yere not alın. Bir şeyi tamamlamış olma hissi sizi kesinlikle daha çok motive ediyor, işlerin dağınık bir düzen içinde değil de kontrollü bir düzen içinde ilerlemesi, kendi zamanınız üzerinde hüküm sürme kapasitenizi görmenizi sağlıyor. Bu da, tabi ki, daha odaklı ve verimli çalışmanıza yardımcı oluyor.

Kilit nokta: Günlük kazanımlarınızın notunu aynı defterde ve düzenli şekilde alın ve bu defter sevdiğiniz bir dizayna sahip olsun.

3. Kendinizi Ödüllendirmek:

Kazanımlarınızdan dolayı kendinize ödül sunmak da sizin sığ işlerden ziyade odaklı işlere kendinizi yöneltmenizde yardımcı olacaktır. Ödüllendirmeyi her gün olacak şekilde değil; mesela son zamanların en uzun süreli çalışmasını yaptığınızda, ya da bir işi sona erdirdiğinizde ve benzeri zamanlarda yapın. Ödüllendirme illa ki büyük ve pahalı şeylerle de olmak zorunda değil. Çok sevdiğim ama kalorisi yüksek olduğu için kaçındığım o bol şekerli kahve mesela çok güzel bir ödül oluyor benim için.

Kilit nokta: Küçük kutlamalar, büyük motivasyon araçları haline gelebilir. Kendinize her fırsatta küçük ödüller sunmayı ihmal etmeyin.

Kendiniz bu yöntemleri uygulayabilir, sizin için en çok fayda sağlayanları devam ettirip diğerlerini terk edebilir, ya da kendinize yeni yöntemler icat edebilirsiniz. Burada esas olan, sığdan derine transfer olmak zorunda olduğunuzu, en azından geri gelmeyecek zamanınızın hatrına farketmek.

Sevcan

Photo by Sonja Langford on Unsplash

Photo by Glenn Carstens-Peters on Unsplash

Photo by Ekaterina Shevchenko on Unsplash

“Çalışma Şeklinizi “Sığ”dan “Derin”e Dönüştürmek için 3 Öneri” için 2 yorum

sizce?

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.